Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2013 Cuma

Bilgisayar Oyunları Oynamak Yararlı mı?


Fransız Bilimler Akademisi'nin yayınladığı "çocuk ve ekran" temalı yeni bir araştırma, çocuklarının bilgisayar ekranı karşısında zaman geçirmesinden endişelenen ailelerin yargılarını değiştireceğe benziyor. Araştırmanın sonuçları, çocukların etkileşimli video oyunlarıyla oynamalarının yararlı olabileceğini ortaya koyuyor. Video oyunu oynarken çocuğun zihninde meydana gelen faaliyeti tasvir eden bir grafiğe göre beynin otomatik eylemi yöneten arka kısmının yanı sıra, geri bildirim ve değerlendirme gibi görevlerin gerçekleştiği ön kısım da aktif olarak çalışıyor.
Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Merkezi'nde görev alan Psikolog Olivier Houde akademinin yayınladığı araştırmanın temel savına değiniyor: "Ana mesaj şu: Eğer çocuklara ekranı kullanma eğitimi verilirse beyinlerinin farklı noktalarını çalıştırmayı öğrenebilirler." Video oyunlarının zihinsel faaliyeti ve düşünce yeteneğini geliştirdiğini savunan uzmanlar, diğer yandan bilgisayarın çevreyi anlamak konusunda başvurulacak araçlardan yalnızca biri olduğunun altını çiziyor.
Psikiyatrist Serge Tisseron bilgisayarın bir paylaşım aracı olarak algılanmasının önemini vurguluyor: "Aslında bilgisayar bir paylaşım aracı olduğundan çocuğun yalnızca interneti nasıl kullanacağını keşfetmesini değil, gördüğü şeyi adlandırarak etkileşime geçmesini, algılamasını sağlıyor. Tüm bunları çocuk kendiliğinden yapmıyor. Ancak hiçbir tablet de tek başına çocuğa yardımcı olamaz." Araştırma bir yandan video oyunlarının zihinsel verimliliği azalttığı yönündeki kalıplaşmış sava karşı çıkarken diğer yandan bilgisayarın hem çocuklar hem yetişkinler için bir araç olarak algılanmasının önemini vurguluyor. (Sabah)

Eskişehir Harlem Shake

Her şey arkadaşımın Facebook'tan yolladığı davetle başladı. Sonra benide bi merak sardı, nasıl olacak diye merak ettim ve ilkide merak etmişim. :)
Bu kalabalık içinde kendimi bulamadım la. :D

Hiçte gidesim yoktu ama havaya baktım günlük güneşlik, arkadaşı aradım hadi Harlem Shake yapmaya gidelim dedim. Dünden hazırdı zaten, hemen gidelim dedi. Espark'a vardığımızda ilk Media Markt gezmek olur genellikle, o yüzden hemen çıktık yukarı biraz gezindikten sonra 'hadi aşağı inelim' dedim. İniş o iniş bi daha yukarı çıkmadık. Ortam mükemmel müzikler mükemmel daha ne olsun diyerek devam ettik. Saat yaklaştıkça alan dolmaya başladı 'Amba kalabalık oldu la' dedim kendi kendime. Bide arkada Skrillex-Bangarang çalıyordu zor tuttum kendimi çıldırmamak için. Saat geldiğinde de herkes şuursuzca Harlem Shake yaptı. :D 1-2 deneme yaptırdılar, İlkinde kimse çıldıramadı daha kimse alışamamıştı herhalde. İkinci denemede grubun yarısından çoğu yapmıştır. Üçüncü tekrarlayışımızda da bi reklam söylettirdiler bize 'Enerji Geliyorum Demez' diye. Söyledikten sonra da tüm grup şuursuzca Harlem Shake yaptık ve piston aşağı diyerek olay yerinden uzaklaştık. Eğlenceliydi evde oturmaktansa gittik Harlem Shake yaptık geldik. 

Etkinliğin sayfasında da 'Akşam haberlerde izlersiniz' yazmışlar haydi bakam göreceğiz inşallah.

18 Temmuz 2013 Perşembe

Cep Telefonu 40 Yaşında

Motorola şirketinde görevli Cooper, New York'un 6. Caddesi'nde Motorola DynaTAC model telefonla 3 Nisan 1973'te ilk kez 'alo' dedi.

Cooper'ın (85) 22 santimetre büyüklüğündeki cep telefonu 1 kilogramdan ağır ve 20 dakika konuşma süresine sahipti. Telefon, 10 saatte şarj edilebiliyordu.

Ekibiyle Ulusal Mühendislik Akademisi'nin dağıttığı Draper Prize ödülüne layık görülen mucit Cooper, geçen yıl teknoloji dergisi The Verge'e yaptığı açıklamada, cep telefonuyla ilk olarak en büyük rakibi Bell Laboratuvarları'ndan Joel Engel'ı aradığını belirtmişti.

Dünya genelinde bugün yaklaşık 6 milyar telefon kullanıcısının olduğu tahmin ediliyor. (Sabah)

22 Nisan 2013 Pazartesi

80'li 90'lı Yıllarda Çocuk Olmak

Facebook'ta gördüğüm bir yazıydı, artık kim yazdıysa aynı beni anlatmış. Yazıyı okuyunca birden eskilere gittim duygularım depreşti :')

80'li - 90'lı yıllarda mı çocuktun? Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :)

1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Ön koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizleyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu…
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içiniliyordu…
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz … 9.- Okul öğlen bitiyordu… Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarıda oynardık , aktif olarak …
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk… aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmayarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!! 15.- Evet dışarıda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı …ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık! değil mi?

13 Nisan 2013 Cumartesi

İnsansı Robot Akıncı-2


Bilindiği üzere; Türkiye’nin ticari anlamda ilk insansı robotu olan AKINCI-1; sorulan sorulara cevap verebiliyor, matematiksel işlemleri kolayca yapabiliyor, görüntü takibi yapıp, verilen komutları yerine getirebiliyordu. Bunların haricinde insan kas sistemini ve hareketlerini birebir taklit etme yeteneğine de sahip durumda idi. Türkiye’de üretilmiş ilk ticari insansı mobil robot olan AKINCI-2 ise; AKINCI-1’in gerçekleştirdiği özelliklerin yanı sıra, ayakları üzerinde durabiliyor, yürüyebiliyor, odaklama yaparak birden fazla nesneyi tanımlayabiliyor, dışarıdan aldığı fiziksel etkilere karşı dengesini koruyabiliyor, bulunduğu ortamı 3 boyutlu olarak algılayabiliyor, yakınında bulunan kişilere doğru odaklanabiliyor, ellerini kullanarak cisimleri tutup kavrayabiliyor, kendisinden araştırması istenen şeyleri interneti kullanarak ansiklopedik veri bankalarından tarayabiliyor ve anlatabiliyor, ses işleme ve kablosuz ağ aracılığıyla kontrol edilebiliyor ve durumu izlenebiliyor. 65 kilogram ve 1.60 boyunda olan AKINCI-2, gövde üzerinde 26, ellerde 20 eklem olmak üzere toplamda 46 eklemden oluşan insansı bir yapıya sahip. Herhangi bir desteğe bağlı olmadan ayaklarının üzerinde durabilen AKINCI-2, AKINSOFT Yönetim Kurulu Başkanı Bilgisayar Yüksek Mühendisi Özgür AKIN’ın vermiş olduğu komutları harfiyen yerine getirmekte ve enerjisini üzerinde bulunan lityum-polimer bataryalardan almaktadır.
 

Bu özellikleri sayesinde her sektörde kullanılması amaçlanan AKINCI-2’nin, 2015 yılından sonra her işletmede yerini alması hedefleniyor. Attığı her adımda gelecek nesillerin, teknoloji ile daha rahat büyümesini hedefleyen, geleceği önceden görüp, bu doğrultuda çalışmalarını yürüten AKINSOFT, bundan önce yaptığı gibi bundan sonra da teknoloji alanında en iyi şekilde çalışmaya ve üretmeye devam edecektir. Daha fazlası...

28 Mart 2013 Perşembe

Translate Artık Çevrimdışı da Çalışıyor

Google'ın çeviri araçlarını cebinizde veya tabletinizde sık sık kullanıyorsanız, yeni sürümdeki çevrimdışı çalışabilme işlevi işinize yarayabilir.
Android 2.3 ve üzeri için yenilenen Google Translate uygulamasındaki en önemli yenilik, dil paketlerini indirmenize ve çevirileri çevrimdışı olarak gerçekleştirmenize izin vermesi. 50'nin üzerinde dil paketinden birini indirebilmek için Menü > Çevrimdışı diller yolunu izleyip dillerin yanındaki simgeye tıklamanız yeterli. İndirdiğiniz çevrimdışı paketi hızla test etmek için cihazınızın veri bağlantısını kesebilir veya onu uçak moduna alabilirsiniz. Translate'i çevrimdışı modda kullandığınızda, çevrilen metinin altında "ÇEVRİMDIŞI" ibaresini göreceksiniz.
Çevrimdışı çevirinin çevrimiçi çeviriye göre bazı eksiklerinin olduğunu belirtelim. Örneğin çevrimdışıyken metinleri sesli olarak okutmanız mümkün olmuyor. Translate'in iOS sürümü, çevrimdışı paketlerden (muhtemelen şimdilik) mahrum kalıyor.
Google Translate uygulamasındaki diğer bir yenilik ise Korece, Japonca ve Çince metinleri kameranızla okutabilmeniz ve tercüme edebilmeniz. (CHIP)

15 Mart 2013 Cuma

Fareye Tıklamak Kaç Kalori Yakar?

Bilgisayar başında oyun oynarken parmağımızı sayısız kez kımıldatarak fareye tıklamamız da spor sayılıyor mu? Japonyadaki bir yayım, fareye tıklamanın kaç kaloriye malolduğunu araştırdı.

PHP Science World Shinsho'un gerçekleştirdiği "Convert Anything To Calories" araştırmasına göre fareye bir kere tıklamak, 1.4 kalori yakmanız demek oluyor. Araştırma, işaret parmağınızın 10.8 santimetre kare ve 11.7 gram ağırlığında olduğunu, işaret parmağı kaslarını hareket ettirmenin tıklama başına 195 micromole ATP ettiğini temel alıyor.

Hesaplamalara göre bir erkeğin günde 2.000 kcal, kadının ise 1.700 kcal enerji tüketmesi gerekiyor (bu miktar yaşa ve vücut yapısına göre değişiyor). Dolayısıyla tıklayarak kilo vermek istiyorsanız, parmağınızı biraz daha (!) hızlandırmanız gerekebilir. (CHIP)

13 Ekim 2009 Salı

NEDEN HERKES TEKNOLOJİYE KARŞI?

NEDEN HERKES TEKNOLOJİYE KARŞI?
NEDEN İNTERNET ASOSYALLEŞTİRSİN Kİ?
ANLAMIYORUM İŞTE! ANLAYAMIYORUM SİZİ!
(özellikle büyük harflerle yazdım çünkü bağırıyorum ve kızgınım )
Bir çok blogda bu konu ile ilgili yazı gördüm, çok kızgınım. Facebook, FriendFeed, Twitter insanları uzaklaştırıyormuş,
Nedense herkes teknolojinin bizi uzaklaştırdığını düşünüyor, kesinlikle öyle düşünmüyorum.
Evet gidemediğim arkadaşlarımıza bayramlarda sms atıyoruz, kalkıp 6 saat uzaklıktaki arkadaşımızın yanına gidemediğimiz gibi.
Evet lise arkadaşlarımızla facebookta konuşup, resimlerine yorum yapıyoruz. Liseden sonra hepimiz farklı üniversitelere gittiğimiz, ve tatiller hariç birbirimizi göremediğimiz için,
Evet birbirimizin twitter hesaplarını takip ediyoruz. Yanında olamadığımızda arkadaşımız sevindiğinde onunla sevinmek, sevincini paylaşmak, üzüldüğünde onunla üzülmek için,
Evet Biz insanız, yüz yüze görüşmek, sohbet etmek ve aynı havayı teneffüs etmek isteriz. Ama yüz yüze sohbet etmek istediğimiz arkadaşlarımız her zaman, yakınlarımızda olmayabiliyor.
Şimdiye kadar teknoloji hiç bir şekilde beni gerçek dünyadan uzaklaştırmadı, aksine daha da yakınlaştırdı. Teknolojiye imkansızlıktan dolayı ulaşamayan çok sevdiğim arkadaşlarımda sık sık görüşemez oldum araya mesafeler girince. Uzak şehirlerde çalışan akrabalarımdan facebook ile daha çok haber alıyorum, email fordwardlayarak gülüyoruz bi çok konuya, birbirimizden haber alıyoruz.
Sayın MSP arkadaşım Muhammed Medeni Baykal ile internet sosyalliği üzerine geçen konuşmamızdan sonra yayınlamış olduğu blog yazısındaki videoda gerçekten anlatmak istediklerimin bir kısmı var.
Bilişim konulu seminerlerin büyük bir kısmı İstanbul’da yapılıyor, ama webinerler aracılığı ile o seminerlere katılarak bilişimdeki sosyalliğimi nasıl göz ardı edebiliyorsunuz?
Artık arkadaşlarıma telefonla bile ulaşamazken (telefonla arıyorum açmıyor, Mobile MSN aracılığıyla ileti gönderiyorum cevap alıyorum) teknolojiyi nasıl zararlı görebilirsiniz?
İş başvurularında mülakat için kalkıp İstanbul’a gitmek yerine çektiğim bir videoyu internet üzerinden göndererek başvuru yaptığımda, sağladığı katkıyı nasıl göz ardı edebilirsiniz?
İnternette sosyalleşmek sadece facebook, msn olarak algılayanlara tabii ki karşıyım, ama internet gibi hiçbirimizin evine sığmayacak bir ansiklopediyi nasıl göz ardı edebilirsiniz?
Sosyalleşmek arkadaşların ile yüz yüze görüşmek midir sadece? Farklı şehirlerde okuyan arkadaşlarım ile internet üzerinden daha sık iletişim kurarak, bir birbirimizden daha sık haber alarak nasıl sosyalleşmediğimi düşünebilirsiniz?
Siz!!! Evet Siz Bayım/Hanım;
Anlamıyorum Sizi! Neden teknolojiye bu kadar karşısınız? Neden getirdiği kolaylıkları görmüyorsunuz? Neden, anlamıyorum Sizi!! Bana twitter gereksiz, friendfeed boş iş mi diyorsunuz? Neden Sayın Bayım/Hanım?? Bana açıklayabilir misiniz?
Nedense herkes teknolojinin bizi uzaklaştırdığını düşünüyor, Değil işte! öyle değil! Teknoloji, SİZ kullanmayı bildikçe KESİNLİKLE öyle değil!!!!
Technorati Etiketleri: ,,,,

27 Ağustos 2009 Perşembe

Aklıma takıldı: Bugünlerde neler var?

Bugünlerde neler var?
Neler yok ki? Ama bazılarını özellikle yazmak, çizmek istedim.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi web sitesi yenilendi.
image
Ondokuz Mayıs Üniversitesi web sitesi tasarımı yenilendi ama bazı bölümleri daha yenilememişler. Özellikle öğrenci kulüpleri bölümünde yeni kurulan kulüplerin isimleri yazılmamış. Sanırım bunu da tam yenileme bittiğinde düzeltirler.
Üniversite Harçları Açıklandı
image http://tinyurl.com/harc2009
Friendfeed Facebook’un arkadaşlık isteğini kabul etti.
Duymayan kaldıysa diye tekrar yazmak istedim. Facebook, Friendfeed’i satın aldı.
image
Facebook basın Odası açıklaması için Burayı,
FriendFeed Resmi blogunda yapılan açıklamayı görmek için şurayı tıklayınız.
İkisi de çok severek ve aktif olarak kullandığım web 2.0 teknolojisi. Yalnız bir sorum var? Facebook kullanmayan ffçiler, ff kullanmaya devam edecekler mi?
61. EMMY Adayları açıklandı.
 image
TV’nin Oscar'ı olarak da bilinen Emmy ödülleri adayları açıklandı.
Adayları buradan görebilirsiniz.
Aşırı dizi düşkünü olmasam da takip etmeye çalıştığım(!) diziler var. Bu arada CNBC-e’ye yaz döneminde yapılan dizi tekrarları için ve x4 maratonları için teşekkürler…
2009 - 2010 MSP başvuruları başladı
image
30 Ağustos 2009 tarihine kadar MSP programı başvuruları kabul ediliyor. Burada ayrıntılı bilgi varken bana söz söylemek düşmez.
DELL masaüstü ve laptoplar için Windows 7 Sürücülerini duyurdu.
image
Başlık belli, haber belli, link burada!


Bir Kaç Film Haberi
cem-yilmaz-yahsi-batiCem Yılmaz’ın yeni filmi Yahşi Batı şu anda çekim aşamasında ama set fotoğrafları yayınlandı. Merakla yeni filmi bekliyoruz.




Veee bu günleri popüler filmi Twilight Serisi;
  image
Twilight(Alacakaranlık) 1. filmi çok sevildi. Ama azıcık eleştiri yapmak isterim bu noktada. Filmin kitap uyarlaması olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ama kitaptaki bir çok bölümün filme aktarılmamış olması filmi klasik gençlik filmlerinden ileri götürmüyor.
Devam filmi olan Twilight Saga: New Moon 20 Kasım’da gösterime girecek. Bu 2 film arasındaki farklardan birisi yönetmenlerinin farklı olması. Ayrıca 2. filmi, kitaptaki gibi bir sonla değil, senaristin yazdığı yeni bir şekli ile bitireceklermiş. Bu da hoş değil, film uyarlaması yapılıyorsa neden değiştiriyorsunuz olan bir senaryoyu anlamış değilim.
imageBu arada bir not: Bu seri 4+1 şeklinde. Bu 4 kitap serinin esas kızı olan Bella’nın bakışından anlatılıyordu. Bu +1. kitapta ise ilk kitap olan Twilight; serinin esas oğlanı Edward gözünden anlatılıyor. +1. kitabın adı Gece yarısı Güneşi. Serinin yazarı Stephine Mayer; Gece yarısı Güneşi kitabının bir şekilde internete sızmasıyla ilk 12 bölümde yazmayı bırakmıştı. Ama bu günlerde tekrar yazmaya başladığı konusunda duyumlar aldım. Yine küçük bir eleştiri; 4 kitapta Bella tarafından anlatılan bölümde şöyle güzel bir alıntı yapabileceğiniz bir bölüm yoktu. Yani ağırlıklı olarak durum anlatılmıştı. Ama Gece yarısı Güneşi'nde güzel alıntı yapılabilecek bölümler var en azından.

image
Ayrıca serinin 3. filmi olan Eclipse’nin çekimlerine başlandı. Ayrıca bazı sebeplerden dolayı 4. filmi çekmeyeceklerdi, ama çekimi yapmaya karar vermişler.
Aklıma gelmişken bir şey daha: Bu yıl filmler konulu bir çok ödül serisinde de bir çok ödül aldı bu film. Ben yapımcı olsam, bende düşünmez 4. filmi çekerim.
Bayağı bir eleştiri ve yorum yaptım sanırım.  Film eleştirisi yapmayı hep sevdim ama şimdiye kadar kelimelere dökmemiştim. Artık eleştirilerim görsel olarak da yer alsınlar.

Sanırım bu kadar haber/eleştiri vb. şeyler yeterli.